22 Aralık 2017

Son iki yıldır sanki omzumda dünyanın yükü varmış da ben bunları hak etmemişim de kimse beni benim ne hissettiğimi anlamıyormuş herkes güvenilmez herkes bencilmiş gibi hissediyorum. İnsanı en çok en çok sevdiği üzermiş, insan babasına bile güvenmemeliymiş gibi sözler bir kulağımdan girip kalbimde kocaman bir göçüp açıp çıkmış..

21 Aralık 2015..

Bu günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı.. Ben eski ben olmadım..

Nasıl anlatsam.. Nerden başlasam..

Bodrum Bodrum..

5 Ekim 2017

Bir blogum olduğunu unutmadan önce pek güzel şeyler yazmışım be, kendimin yanağından makas alasım geldi okuyunca her birini tek tek. Şimdiki nesil olarak smiley atmadan yazı yazamıyoruz ya hani, yazar tam da burada gülücük atmak istedi, ama merak etmeyin yapmayacağım. Gülümseme işini size bırakıyorum. Sahi bikaç tane takipçim bile varmış, yorumlar yazılmış ara ara. Aferin len pattis! Belki ben de bir Pucca olabilirdim devam etseydim yazmaya. Tamam tamam dizüstüedebiyatın rihannası o, ben olsam olsam yerel ses yarışmalarında kendini rezil eden, youtubeda sırf dalga geçmek için videosu dönen o kişilerden biri olabilirim. Ama varsın olsun bu da böyle olsun be! Ha bu arada rihannadan nefret ediyorum, kocam bayılıyor da kendisine.  O kız kilo alınca ya da çirkin fotoğraflarını görünce ben  nasıl seviniyorum görseniz, sanarsınız yolda yürürken en gıcırından 100 tl buldum. Sen şimdi böyle yazdım diye yolda para bulsam alırım sandın değil mi, ayıp ayıp hiç yapar mıyım? Yok yok almam vallahi bak, almasam iyi olur yani, bi kereden bi şey olmaz bi daha almam, e alayım o zaman, aldım gittii.. Kalp 0 - Beyin 1 olley.

Ha "kocam" derken mi? Blogta ara ara yazdığım aşk kokan cümlelerin öznesi ile iki buçuk yıldır evliyim, canım sen evde mi kalacağım sandın yoksa? Kalp 1 - Beyin 1 yani. Hatta bence hem beyine hem beyime puan vermem lazım, şayet on numara bir adamla evlenmenin geçen beş yılda yaptığım tek mantıklı hareket olduğunu düşünürsek..

İlahi Cancu bodoslama girdin gene dur bea blogtaki beş yıllık açığı beş dakikada kapatamazsın.

Yavaş yavaş anlatacağım olanları; iyi kileri, keşke olmasaydıları..

Tek değişmeyen;

Ben hala deliyim hala sevdalı..

17 Kasım 2012

10 Kasım 2012

27 yaşına gelince çok zengin olacaksın dedi Asuman teyze kahve fincanıma bakarken, çok mutlu demedi. 'Parayla mutlu da olursun canım, o da dert mi' diyenler beni güldürür. Para benim hayatımda eksiklik duyduğum bir şey değil ki. Banka hesabımda yeterli miktarda bulunması, beni mutlu etmeye yetmiyor. En nihayetinde arkadaş çevresine göre evi biraz daha güzel diye arkadaşlarını eve çağırmaya utanan, eşyaları saklamaya çalışan bir çocuktum ben.

Kulaklarım bahsettiği o hayatı sansürledi, senden bahsetti...

25 Ağustos 2012


Bazen kendimi köşe başında bırakıp ardıma bakmadan koşasım geliyor.
Ben bile böyle hissederken, bir başkasından tersini beklemek akıllı işi mi dersiniz?

Saat 17:00 sularında çalan telefon sesi ile irkildim televizyon karşısında yorgunluk atarken. Hiç beklemediğim bir anda, hiç beklemediğim biri. Normalde açmazdım bile; ama açasım geldi işte. Sanırım beni saatlerce telefona kilitlemesini istedim bu kez, meşguliyet şu sıralar hayatımda olmayan bir şeyde… Yıllardır görmediğim bu gevezenin halimi hatırımı sorması üzerine kurulu bir diyalog sonrasında;
“-Ee neredesin?
-Ksk’dayım, sen?
-Aa, ben de bir saate oraya geleceğim işim var, hadi gel bi yarım saat göreyim seni.
- Olur.”
Sallan(may)an sandalyemden kıçımı zar zor kaldırıp tuvalete gittim. Aynaya baktım, bakımsız güzeldim. Saçlarımı gelişi güzel topladım, önceki günden kalma kıyafetlerimi üzerime geçirip çıktım sokağa. Ksk çarşıda buluştuk. “Hoş geldin canım, ay özledim seni, ne zamandır görüşmedik, nasılsın neler yapıyorsun” vs. demesini beklerken O;  “Sevgilim görmesin seni, birazdan gelecek, ‘sen kısa şortlularla mı arkadaşlık yapıyorsun?’ der bana şimdi tartışırız.” demeyi tercih etti. Yanımda menopozlu teyze gibi durması mıydı bunun nedeni, yoksa hakikaten böyle mi düşünüyordu? Kızar mıydı sevgilisi, böyle yargılar mıydı ilk dakikadan, ayıp değil miydi bu? Aradan yarım saat geçti geçmedi, geldi, iri yarı sevimsiz su aygırı... Kızın dediği gibi oldu, bakışlarıyla dövdü sanki beni yüzüme baktığı epitopu o on saniyede, daha oturup bir çay içmeden kaçırır gibi götürdü kızı yanımdan. Orospuyum ya ben. Puşt.

22 Ağustos 2012

'itin birine it gibi aşık olmak'
her şey yazıldığı gibi değil misal.
Biz değil miydik bilinmeyenli denklemlerden nefret eden?
Yoksa matematik mi sokmuştu yavaş yavaş aklımıza?
Neyin hevesi bu yavrum be?

20 Ağustos 2012

Bazen
yataktan
çıkasım
gelmiyor
Ama uykum da
gelmiyor

Anlayacağınız
bu aralar
her şey
zor geliyor

17 Ağustos 2012

Facebook ve twitterı hayatından çıkarmakla bitti mi sandın internet bağımlılığın, hı Cansu hanım? Şimdilerde yeni gözdem fashiolista ve pinterest arkadaşlar. İnternette harcadığım vaktin büyük bir bölümünü bu sitelerde kalp kalp dağıtarak geçiriyorum. Olmayan tarzıma bir şeyler kattığını bir gerçek, bir bayanın saatlerce ve hoşça vakit geçirebileceği türden reklam yapmak gibi olmasın. Yolda görsem küçük sırlardan fırlayıp gelmiş sanırım diye küçümsediğim o kızların kıyafetlerini bu sitelerde fotoğrafları büyüterek incelediğimi, tarzını beğendim len zilli diye yer yer kendi kendime konuştuğumu itiraf etmeliyim. Beyler ikinci satırda okumayı bıraktığınızı düşünüyorum lakin hani olur da bir ihtimal buralara kadar geldiyseniz durmanızı öneririm. Dur len, dursana şşt! Konu cici bici kıyafetlerden takılardan açılmışken hanım kızlar, siz şu kirpik kıvırıcı mereti kullanmayı nasıl beceriyorsunuz yahu? Ben bir kıvırıyorum,  köşeli bir 'J' oluyor güzelim kirpiklerim. Nasıl hı?

13 Ağustos 2012


Friends, Supernatural, Scrubs, House MD, Merlin, Prison Break ve şuan aklıma gelmeyen daha nicesinden sonra sıra geldi Sex and the city'e. İkili ilişkileri beklentiler, aşk ve sex üzerinden eğlenceli bir dilde anlatımını konu alıyor. Diyaloglar, tespitler falan şahane! Ama gel gör ki iki kelimeden, bilemedin beş kelimeden biri sex olunca, ebeveynlerden biri odamı basacak diye tırs buçuk, minimum hoparlör sesiyle izliyorum.
Not: Şu dört cümlelik yazıda bile dört defa sex yazmışım, sen düşün 30 dakkalık dizi. Ben demedim o dedi, six dedi...
Yaklaşık 5 yıldır kalıcı dövme yaptırmak istiyordum; lakin ömrüm boyunca yanımda olmasını istediğim o şeyi bulamamıştım.
  Sonunda buldum... ;)

11 Ağustos 2012

Bir arkadaşını, eski sevgilini ya da hoşlandığın çocuğu merak ettiğinde telefona sarılmak yerine facebook profiline bakmakta alıyorsun soluğu. Bu gün ne yaptı acaba düşüncesiyle gün içinde bin bir defa bakıyorsun twitter'ına, foursquare'ine. Seninle ilgili yazmış olabileceği tanıdık cümleler arıyorsun, bunlarla mutlu oluyorsun. Hadi kabul et, sevgilinle ettiğin kavgaların da %60'ı internette ne bok yediğiyle alakalı; hadi kabul et fırsatını buldun mu didik didik ediyorsun Chrome geçmişini, facebook hareket dökümünü, kime ne yazdığını... Birini mi beğendin, adını öğrenmen yeter ya yakınlaşmana; hemen gönder arkadaşlık isteğini, o sana yorum yapsın, sen onun resmini beğen, çevrim içi mi gördün kaçırma hemen yaz 'slm nbr?' Modern zamanlardaa aşk dibdidirırum...

Sizi de yormuyor mu sahi bu böyle, bir tık uzaklığı?

Hayatımı altüst edecek bir şey yaşadığımdan değil, sadece bu "Hakkında bildiğin ya da bildiğini sandığın şeylerin %70'i facebook veyahut twitter paylaşımlarından ibaret olduğu sürece birini tanıyor sayılmazsın halbuki. Google'a adını yazmakla ulaştığın ne yaptı ne sıçtı ne yedi temalı sayfalarda bulamazsın." sebebinden ötürü, biraz daha geri planda yaşamak niyetiyle sosyal paylaşım ağlarıyla ilişiğimi kesmiş bulunmaktayım. Yalnızlığım ağır bastığında, harcayacak çok zamanım olduğunda, dönerim belki ben de, kim bilir...

Not: Blog hariç. 'İntihar edecem' desem çıkıp birinin 'yapma' diyeceğini sanmayacak kadar yalnız olduğumu düşünüyorum burada.

2 Ağustos 2012

Bodrumda yaşayıp da koca karılar gibi
sürekli netten 101 oynamak da
anca bana yaraşır bi salaklık sanırım.
Hayır onu bile beceremiyorum...




Prison Break'in bebek suratı Wentworth Miller'ın
kooca 4 sezon boyunca niçin hiiç gülmediğini merak ederdim...
Meğersem bu yüzdenmiş. :/